İçme Suyu

Bu yazı henüz tamamlanmadı

Çocukluğumda yaya olarak yaptığımız yolculuklarda hatırladığım; her 5-600 metrede bir doğal kaynak suyu gözüne yapılmış taş kaplara ağzımızı sokup su içtiğimiz. Artık insanlar pet şişeler harici her suya çekingen yaklaşıyor. Ne yazık!

İçme suyu haktır ve devlet içme suyunu her şart altında her vatandaşına sağlamak zorundadır……. diyeceğim de kime diyoruz ki!

İyisi mi biz yine kendi işimizi kendimiz halledelim.


Yağmur Suyu İçilebilir mi?

Venedik şehrinin içme suyu kuyularını gördükten sonra yağmur suyunun kolayca içme suyuna dönüştürülebileceğini anladık. Böylelikle sürekli korku salan akademik yazılardan sıyrılıp, pratik uygulamaları gören gözlerimiz oldu.

İçme suyu ve insan arasındaki ilişki çok basittir aslında. Su kullanan tüm canlılar suyu göletlerden, kaynaklardan, nehirlerden içer. Bu kaynakların çok değil bir kaç yüzyıl önce hepsinin çok temiz olduğunu tahmin edebilirsiniz. Son 50 yılda neredeyse tüm su kaynaklarını kirlettik.

Yağmur suyu %99 oranla zararsızdır. Asit yağmurları az da olsa yağmur suyu içeriğini insan sağlığına zararlı hale getirebilir. %99 oranla yağmur suyunu içmekte hiç bir sakınca yoktur. Ancak yağmur suyu yeterince yaralı da değildir. Çünkü yağmur suyu toprakta süzülüp bir çok ilave faydalı elementi bünyesine toplayarak bir pınardan çıktığında bildiğimiz lezzeti kazanır.

Özetle;  Uzun vadede insana bir pınar şarttır. Gölet ve nehirler kirli olduğuna göre tek çaremiz bir pınar bulmak, veya bir pınar inşa etmek. Bunu nasıl yapacağız?

Yetişkin bir insanın günlük fizyolojik su ihtiyacı yaklaşık 2,5 litredir. Bu ihtiyacın
bir kısmı dışarıdan karşılanırken, çok az bir kısmını da vücut kendisi yapmaktadır.
İnsan, gereksinim duyduğu suyun; %50’sini içeceklerden, %35’ini yiyeceklerden,
%15’ini ise metabolizma sırasındaki kimyasal tepkimelerden sağlamaktadır. Özetle; her gün ortalama 1,5 litre içme suyuna ihtiyacınız var. Biz her sabah 2-3 bardak kahve, çay ve bitki çayı içtiğimiz için su ihtiyacının çoğunu karşılamış oluyoruz.

Saf suya en yakın özelliği yağmur ve kar suları gösterir. Yağmur sularında alışılmış tadı veren mineral tuzlar bulunmadığından tatsızdır. Bu suların yeryüzünde toplanmasında ve depo edilmesinde, kirlenme olasılığı daha yüksektir.

İçme suyu teknik olarak yağmur suyunun yer altında gezinip filtre edilmiş halidir. Bu filtre sürecini yer yüzeyinde yaratabilirsek yağmur suyunu içme suyuna dönüştürebiliriz.

İşte bizim kullandığımız filtreleme süreci;


  1. Temiz yağmur suyu. Yağmur suyunu topladığımız yüzey her zaman tertemiz. Böcek ölüleri, yapraklar gibi büyük atıkların yüzeyde toplanmasına izin vermiyoruz. Yağmurdan önce yüzeyi her seferinde yıkıyoruz.
  2. Temiz depo. Depomuz krom. İçine sinek vs girmesini engellemek için s dirsekler ve iki filtre var. Bu filtre alanını da her zaman temiz tutmamıza yarayacak bir tahliye (temizlik) cebi var.
  3. Buna rağmen depoda ara sıra kirlilik olacaktır. Düzenli depo temizliği her 3 ayda bir yaptığımız bir iş.
  4. Filtre aşaması. Depoda toplanan su hareketsiz kaldığında..

Filtre (Suyun seyahati boyunca geçtiği yollarda bize gerekli mineralleri toplaması gereklidir. Zehirli mineralleri almamalıdır. Bazı sıcak suların şifalı olduğunu biliriz. Sebebi bu sularda normal içme suyunda olmayan bazı ilave minerallerin yüksek oranda olmasıdır. Örneğin; yüksek miktarda arsenik içme suyumuza her zaman olsa öldürücü olabilir. Ancak bir termal kapılıcada arsenik içeren suyu bir kaç hafta bir bardak içmek bazı hastalıkların tedavisine yararlıdır. Dolayısıyla arsenik içermeyen veya çok az miktarda arsenik içeren bir kaya ile temas ederek süzülen su zarar verici olmaz. O zaman suyun süzülme sürecinde temas ettiği toprak katmanlarının istediğimiz mineralleri içermesi suyumuzun kalitesini arttırmakta yeterli olacaktır. Demiştik ya, yağmur suyu zararsızdır ancak tadına alışık olmamamızın sebebi bazı mineralleri süzülerek toplamamış olmasıdır.

O zaman pınarımızı kendimiz yapalım;

Birinci kat toprak (bahçenizden aldığınız 20 cm kalınlığındaki toprak. İçine aromalı veya şifalı bitkileri de ilave edebilirsiniz)

İkinci kat dere kumu

Üçüncü kat ince çakıl (dere çakılı uygundur)

Dördüncü kat kalın çakıl (İyice yıkanış çeşitli kayalar da olabilir. Ancak kayaların su ile kolay parçalanamaması gerekir.)

Beşinci kat Poröz, yani boşluklu bir ortam. (Su bu boşluk ortamında dinlenmelidir.)

(Bu ortam kum, çakıl gibi taneli formasyonlar veya kaya çatlakları olabilir. Kayalar içerisinde yeraltı suyu taşımaya en uygun olanı kireç taşlarıdır. Atmosferden bir miktar CO2 alan yağmur suyu kireç taşı üzerine düştüğünde yatay tabaka ve düşey çatlakları olan kireç taşına sızmakta ve zaman içerisinde çok büyük boşluk sistemlerini oluşturmaktadır. Bu sistemlerde yeraltı nehirleri, gölleri bile meydana gelebilmektedir. Bu sistemlere karstik sistem denilir ve bunlar yeraltı sularının en bol bulunabileceği ortamları teşkil ederler.)

Altıncı kat sıkı kum (En ince kum ile bu katı oluşturursanız su çok yavaşça süzülecektir)

Çok ince bir elek ile suyu toplayacak bir kanal.